Atinada Yanan Ateş : Yamanmış Hayatın İsyanı


Yama ezilenlerin hikayesinde büyük bir yer kaplar .Anlamlı bir bütün değildir yama bir parçadır sadece.Olmayanın yerine eklenmiş, olmayanın hikayesini ,kapanan deliğini ifade eder.Yama dürüsttür, ben deliktim der. Bütünün parçası olduğunu kabul etmeden hep üsttedir biraz.
Aslında ezilenin yaşamı yamalardan ibarettir birazda , yada '' yama '' ezilenin dilinden türemiştir demek istisnai durumlar haricinde gayet gerçektir.Herşeyini yamar ezilen , satın alamadığı gücü yetmeyen , yeni baştan yaratamadığı... Kendi yeniden üretiminde dahi yamalarla kuruludur dünyası, kapitalizmin yok ediciliği içindeki küçücük kalan düşük ücreti yamayarak, bakkal borcu kapatarak , kredi kartlarıyla ,yaşadığı kentin talanlarıyla geçer...Borç yamadır, olmayanın üstüne suni enformel bir yapıştırmadan ibarettir.Bisilkleti düşün mesela ey okur.... en eğlenceli yerinde lastiğin patlamıştır, artık bisikletin varlığı beş para etmemektedir, ki benim çocukluğumun dünyasında bisiklet herşeydir, o ezildiğinin farkına varamadığı sokak çocuğunun , ilk markalaştığı noktadır birçok zaman.Vites sayın kadar sokakların efendisi olursun, frenin tuttukça arkada bir tekerleğin olduğunu kavrarsın.İşte o frenin patlak bir lastikle ilişkisi kadardır , yama ve tekerleğin anlamı.Bir çok şeyi yapıştırır hayatına ezilen ; milliyeti, devleti hatta 16 yaşında polis kurşunuyla gelen ölümleri.Karakolların yerine inşa edilmesi en olası lunaparklar bile mutsuzluğun yamalarıdır bir çok zaman.Ki yinede her atlı karınca , coplu amcalardan daha özgürleştiricidir.
İşte bizim hikayemizde yamalarından sıkılan insanın hikayesidir bir nevi.Toplumları salt adlandırmalar yaparak anlamaya çalışan bir çok görüş inandırıcılığını yitirirken varlığını sadece kendinden alan yapılara insanın yaklaşması pek şaşırtıcı olmasa gerek.Doğaya dönmeye çalışan insanın hikayeside burda anlamlanır, yanlız saklanan bir anarşistinde. Kapitalizmi ve aslında temel olarak devleti açıklamaya çalışan , dikte eden, söven eleştiren bir çok düşünce ( Büyük teorileri kastetmekteyim) artık yetersizdir, ne marksizmin diyalektiği sınıf olmayı açıklayabilmekte , ne weberin akılcı bürokratik toplumu ,ne yapısalcılık , ne AGİL kuramları... Gezegen değişti, kurgular küçüldü sunileşti,bunu gözlemlemek için televizyon izle ,sinemaya git dilencilik yap gör yeterki, en uzlaşmayan marksistin ideolojisi bile eklemlenmiştir artık ,ordan burdan çalar fikirleri,fikirlerini yamar
.Yamalar o kadar çok yer kaplamaktaki bünyelerde , 1. dünya savaşında bir dilencinin hayatını ikame ettirmesi çok daha kolaydı.Bireysel ilişkileri çeşitli şekillerde sınırlandıran, bürokrasiyi bir çok alanda aptal yerine koyan ama içten içe kaçınılmaz gören, tüketimde sınırsızlaşan, sınırsızca çeşitlenen bir dünya yarattık kendimize.Bol paçalı dar belli pantolanla, dar paçalı bol belli pantolon arasında çoğalttık seçenekleri.Çoğalttık diyorum çünkü kimsenin bende daha akıllı (aynı şekilde sendende) olduğuna inanmıyorum, reklamın dahi çocuklarınıda burdan kınıyorum,onursuz mesleklerin zavallı meleklerisiniz.Farkında olmadan yazdıkları alt okumalarla değiştirmediler dünyayı çünkü, biz üretmekten vazgeçtik ve onları dinledik.Çünkü üretmek insan için bir lükstü artık .Üretim sınırlı saatler içinde , yorucu vardiyalarda yapılan yabancılaştıran bir konum aldı.Belki venedikli tüccarların bile kurgularında olmayan o büyüyen insan ,etrafını yamamaya başladı.Çünkü insan olmak diye inandırdıkları kölelerini bürokrasiye boğup, sürekli eklemleyip saatli bomba gibi kurdular. Her şey eklemlenebilirdi tüketen insanın hikayesine , NLP, hobiler, fobiler , depresyon , şizofreni, boş zaman...Yamalar her yerde, görülen ve görülmeyen.Cümlelerde , kelime köklerinde dahi bulabilirsiniz onları.''Kadercilik'' misal en tehlikelerinden biri, ateist kapitalistlerinde kaderinin olduğuna inanabilen ezilenin ''korkup saklandığı yeri''.
Ve sen unutma şimdi ,herşeyi eklemlendi , kurgulandı , otobüsler konuldu işyerlerine saatinde gidilip , sevmediğin işleri yapman emredildi,ki her zaman daha iyisini aradın!.SEN ! kağıtlara boğuldun. SEN! köşeye sıkıştırılıp çaresiz bırakıldın, çünkü yamaların var senin ve üretmeyi unuttun .Eylem falan yapamazsın sen ''ulus devletine bir tehtid olmaksızın''. Korkaksın demiyorum şehirlerinde yaşıyosun seni yaratanların , ki en büyük cesaretindir ''ezilen''; senin ayak altında dolaşmaya devam etmen.
Bende senim ,ayrı bir yerde değilim senden, ağzıma geldi söyledim sadece eklemlendim yeniden belkide desem olmayacak .Yamalarıma isyan ediyorum!
Bugun Yunanistanda olan şey budur,Ne saçma sapan konformistlerin milyarlık köşe yazılarında yazdığı yok olan ütopyalar vardır bu dünyada nede provakatörler.Ütopyalar ölmemiştir sadece kafalardaki devlet ölmüştür.Terör bu yüzden kocaman bir yamadır hayatta.Birilerinin yazı yazabilmesi için korktukları herşeydir terör.Evet çocuklar sokakta oyun oynamaktır belkide ? Peki sen ne kadar büyüdün o inandığın devletin içinde?
Bu yüzden tek başınadır aslında eylemci tek başına çıkar sokağa bağırır, devletin aygıtlarına bu yüzden saldırır.Çünkü o kurşunla ölen kendisidir aslında .İki gün önce dur ihtarına uymayan bir burjuva genci,dün yunanistanda 16 yaşında bir hayalbaz ,bugün işyerinde rahat koltuğunda hiçbirşey olmamış gibi davranıp herşeyden korkan ,anksiyetik ilaç bağımlısı olan SEN!
Herkez provakotördür kendi başına bağırabildiğinde ,yamalarından sıyrılmaya çalıştığında, tahakkümlerden rahatsız olduğunda.Bunun yeridir esas sorun ve o yer sokaktır.İşte bu yüzden Yunanistan'ı terör değil, yamadığı sokaklar yakmıştır.
Demogogta olabilirim provakatörde, burjuva çocuğunun hikayeside herbiri kabulumdur, nasılsa hep uydurup yaşadın kendini kandırdın,o kocaman yamaları farketmedin bile. Oysa onlar yamayım diyor hep sana , bütün olamayan sen ve suni çıkıntıların...İlaçlarını al şimdi yeni bir iş günü başlıyor.Uyandığında kuş gibi hafif olucaksın ...


CEMBOYVER -Anarşik PAYLAŞIMCI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder